‘’İşlenmiş’’ kelimesi çoğu zaman yanlış anlaşılmaktadır o yüzden öncelikle tanımını yaparak konuya başlamak isterim. Açıkcası, yediğimiz çoğu yiyecek bir şekilde işlemden geçer. Elmaların ağaçtan koparılıp kesilmesi, sığır etinin kıymaya dönüştürülmesi de birer işlemdir. Ancak mekanik işlem ile kimyasal işlem arasında farklılıklar vardır.
Ek kimyasal madde içermeyen tek bir gıda maddesi, hala gerçek, doğal bir yiyecektir. Fakat kimyasal olarak işlenmiş ve sadece rafine edilmiş malzemelerden, yapay maddelerden oluşan gıdalar genellikle işlenmiş gıda olarak bilinir.
İşlenmiş gıdaların sağlığınız için neden zararlı olduğuna hep birlikte bakalım;
1) Yüksek Şeker İçeriği ve Yüksek Fruktozlu Mısır Şurubu İçeriği
İşlenmiş gıdalar genellikle ilave şekerle veya yüksek fruktozlu mısır şurubu ile doldurulur. Aşırı tüketildiğinde şekerin ciddi şekilde zararlı olduğu iyi bilinmektedir.
Hepimizin bildiği gibi şeker ‘’boş’’ kaloridir, besin değeri yoktur ama çok miktarda enerji vardır. Şekerin zararlı etkileri söz konusu olduğunda boş kalorisi buz dağının sadece görünen kısmıdır. Birçok çalışma, şekerin kalori içeriğinin ötesinde metabolizma üzerinde yıkıcı etkileri olduğunu göstermektedir. İnsülin direncine, yüksek trigliseritlere, kötü kolesterol düzeylerinin artmasına, karaciğerde ve abdominal kavitede artmış yağ birikimine neden olabilir.
Şeker tüketimi kalp hastalıkları, diyabet, obezite ve kanser de dahil olmak üzere dünyanın önde gelen birçok kronik hastalıkları ile güçlü bir şekilde ilişkilidir.
Çoğu insan artık çay ve kahvelerine çok fazla şeker koymuyor fakat farkında olmadan işlenmiş yiyeceklerden ve şekerli içeceklerden bunu alıyorlar.
2) Yapay Maddeler İçerir
İşlenmiş gıdalar genellikle şunları içerir:
- Koruyucular: Yiyeceklerin çürümesini engelleyen kimyasalları içerir.
- Renklendiriciler: Gıdaya belirli bir renk vermek için kullanılan kimyasalları içerir.
- Lezzet Arttırıcılar: Gıdaya belirli bir lezzet veren kimyasalları içerir.
- Yapılandırıcılar: Gıdaya belirli bir doku veren kimyasalları içerir.
İşlenmiş gıdaların etiketlerinde listelenmemiş düzinelerce ek kimyasal içerebileceğini unutmayın. Örneğin, “yapay lezzet” bir karışımdır. Üreticiler, tam olarak ne anlama geldiğini açıklamak zorunda değillerdir ve genellikle kimyasalların bir bileşiminden oluşurlar.
Bu nedenle bir bileşen listesinde ‘’yapay lezzet’’ görürseniz, özel bir lezzet vermek için harmanlanmış 10 veya daha fazla ek kimyasal madde olduğu anlamına gelebilir.
3) Bağımlılık Yaratabilir
Bazı insanlar tam anlamıyla abur cubur gıdalara bağımlı hale gelebilir ve kendini kaybetmiş bir halde bu gıdaları tüketebilirler. Gıda bağımlılığı çoğu insanın bilmediği bir şey olsa da, kişisel olarak bugün toplumda büyük bir sorun oluşturmaktadır. Bazı insanlar ne kadar uğraşırsa uğraşsın bu gıdaları yemeyi bırakamazlar.
Beyin biyokimyasında, kişiler bu gıdaları yedikleri zaman beyinde yoğun dopamin salınımına neden olurlar. Bu durum birçok çalışma tarafından desteklenmektedir. Şekerli ve abur cubur gıdalar, kokain gibi beyinde ki aynı alanları harekete geçirerek bağımlılık yaratır.
4) Genellikle Rafine Karbonhidrat İçeriği Yüksektir
Diyette karbonhidratlar konusunda çok fazla tartışma var. Bazı insanlar, enerji alımımızın büyük kısmının karbonhidratlardan gelmesi gerektiğini savunurken diğerleri ise kaçınılması gerektiğini iddia eder. Ancak hemen hemen herkesin kabul ettiği şey, tüm besinlerden elde edilen karbonhidratların rafine karbonhidratlardan çok daha iyi olmasıdır.
İşlenmiş gıdaların genellikle rafine karbonhidrat içeriği yüksektir. Başlıca sorunlardan biri, rafine edilmiş “basit” karbonhidratların hızlı bir şekilde sindirim sisteminde parçalanıp, kan şekeri ve insülin seviyelerinde hızlı artışlara yol açmasıdır. Bu, kan şekeri seviyelerinin tekrar düştüğü birkaç saat sonra karbonhidrat iştahına yol açabilir. Rafine karbonhidratları çok tüketmek ise birçok kronik hastalıkla ilişkilidir.
Kahvaltılık gevrekler de dahil olmak üzere işlenmiş gıda paketlerinde sıklıkla yazılan “tam tahıllı” gibi etiketlerle aldanmayın. Bunlar genellikle çok ince unlara toz haline getirilmiş ve rafine muadilleri kadar zararlı olan tam tahıllardır. Eğer karbonhidrat yiyecekseniz, hepsini tek bileşenli gıdalardan alın, işlenmemiş abur cuburları kullanmayın.
5) Besin Değerleri Düşüktür
İşlenmiş gıdalar, bütün, işlenmemiş gıdalara kıyasla temel besin maddeleri oldukça düşüktür. Bazı durumlarda, işleme sırasında kaybolanları telafi etmek için gıdalara sentetik vitaminler ve mineraller eklenir.
Buna rağmen, sentetik gıdalar, doğal gıdalarda bulunan besinlerin yerini tutamamaktadır.
Ayrıca, gerçek gıdaların sadece bildiğimiz standart vitamin ve minerallerden çok daha fazlasını içerdiğini unutmayalım. İşlenmiş yiyecekleri ne kadar çok yerseniz, vitaminler, mineraller, antioksidanlar ve çeşitli eser besin maddeleri o kadar az alırsınız.
6) Lif Oranı Düşüktür
Lifin en önemli görevi bağırsakta dost bakterileri besleyen bir prebiyotik olarak işlev görmesidir. Ayrıca liflerin karbonhidrat emilimini yavaşlatabileceğine ve daha az kalori almamıza yardımcı olabileceğine dair kanıtlar da var.
Çözünür lifler, günümüzde çok yaygın bir sorun olan kabızlık durumunun tedavisinde de yardımcı olur.
Gıdalarda doğal olarak bulunan lif, genellikle işlem sırasında kaybolur veya kasıtlı olarak çıkarılır. Bu nedenle, işlenmiş gıdaların çoğunda lif oranı da çok düşüktür.
7) Sindirmek İçin Daha Az Zamana ve Kaloriye İhtiyaç Vardır.
Gıdaların işlenme şekli göz önüne alındığında, çiğnemek ve yutmak genellikle çok kolaydır. Bazen, neredeyse ağzınızda erir.
Lifin çoğu çıkarılır ve malzemeler, yapıldıkları gıdaya benzemeyen rafine edilmiş besin maddelerine dönüşür. Dolayısıyla işlenmiş gıdaları yemek ve sindirmek için daha az enerji gerekir.
Kısa sürede bu işlenmiş gıdalardan çok fazla miktarda yiyebiliriz (fazla kalori alırız) ve onları sindirmek için çok az enerji harcarız (az kalori yakarız). Bu durum ne yazık ki artarak devam eden bir kilo alımı ile sonuçlanacaktır.
8) Çoğunlukla Yüksek Miktarda Trans Yağ İçerir
İşlenmiş gıdalarda genellikle sağlıksız yağlar da yüksektir. Genellikle ucuz yağlar, rafine edilmiş tohumlar ve bitkisel yağlar (soya fasulyesi yağı gibi) sıklıkla hidrojenize olurlar, bu da onları trans yağlara dönüştürür.
Bazı çalışmalar, insanların bu yağlardan daha fazla yedikleri zaman, bugün batı ülkelerinde en yaygın ölüm nedeni olan kalp hastalığı riskinin önemli ölçüde artmış olduğunu göstermektedir. Yağlar hidrojene edilirse, daha da kötüleşir. Hidrojenli (trans) yağlar vücudunuza koyabileceğiniz en saf, en tehlikeli maddeler arasındadır.
Tohum yağlarından ve trans yağlardan kaçınmanın en iyi yolu, işlenmiş gıdalardan kaçınmaktır. Hindistan cevizi yağı ve zeytinyağı gibi gerçek yağları tüketin.
Gerçek gıda, sağlığın anahtarıdır.