Sağlıksız Beslenme Depresyonu Tetikliyor

Sağlıksız Beslenme Depresyonu Tetikliyor

Beslenme,  zihinsel sağlığın önemli bir bileşenidir. Dr. Cosmo Hallstrom, “Bağırsaktaki kimya, beyindeki kimyaya çok benzer. Bu nedenle, bağırsakları etkileyen şeylerin beyni de etkilemesi şaşırtıcı değildir. ” sözüyle sağlıksız beslenmenin sadece vücut için değil aynı zamanda zihin için de kötü olduğunu dile getirmiştir. Son zamanlarda yapılan birçok araştırma yediklerimiz ile depresyon arasında bir bağlantı olduğunu göstermektedir. Yapılan bir çalışma sonucunda; yüksek miktarda meyve, sebze, tam tahıl, balık, zeytinyağı, az yağlı süt ve antioksidan alımı ve düşük miktarda hayvansal gıda alımı ile karakterize bir beslenme düzeninin depresyon riskinin azalmasıyla ilişkili olduğu görülmüştür. Yüksek oranda kırmızı et veya işlenmiş et, rafine tahıllar, tatlılar, patates ve yüksek yağlı et suyu tüketimi ve düşük meyve ve sebze alımıyla karakterize bir beslenme düzeni de yüksek depresyon riskiyle ilişkilendirilmiştir. Özellikle fast food tüketiminin depresyon riskini artırmaktadır. Dengeli beslenme de bu durumda tedavinin bir parçası olmaktadır. Sebze, meyve, kurubaklagil, beyaz et ve antioksidan içeriği yüksek olan Akdeniz diyetine uyumu yüksek olan bireylerin depresyona yakalanma olasılıkları çok daha düşük olduğu görülmüştür.

Yine son zamanlarda yapılan bazı çalışmalar, tüm besin gruplarından zengin bir beslenme düzeninin depresyon riskini azalttığını, çoğunlukla işlenmiş yiyecekleri içeren bir beslenme düzeninin depresyon riskini artırabileceğini göstermektedir. İşlenmiş gıdalar, katkı maddeleri içeren ve çoğu zaman besin değerlerinin bir kısmını değiştirilerek ya da işlenerek kaybetmiş olan yiyeceklerdir. İşlenmiş gıdalarda bazı besin öğelerinin kaybedilmesinin, depresyonun nedenlerinden biri olabileceği düşünülmektedir. Magnezyum, elzem(vücutta yapılamayan) yağ asitleri ve B6 ve B12 vitaminleri gibi besin öğelerinin nörotransmiter yapımına yardımcı olduğu bilinmekte ve bu besin öğelerinin eksikliğinin beyinde kimyasal bir dengesizliğe yol açabileceği düşünülmektedir. Nörotransmiterler beyindeki sinir hücreleri arasında sinyal ileten kimyasal maddelerdir. Miktarı çok düşük olduğunda depresyon ortaya çıkabilmektedir.

Beslenme Önerileri

Yalnızca diyet depresyon tedavisinin yerine geçmez. Depresyon belirtileri varsa tıbbi yardım alınmalıdır. Bununla birlikte, araştırmalar beslenmenin depresyon riskini azaltabileceğini göstermektedir. Sizi depresyondan koruyacak bazı beslenme önerileri:

– Meyve, sebze, kurubaklagiller, tam tahıllar, kuruyemiş ve tohum tüketiminizi artırın. Bu besinler besin öğesi içeriği açısından yoğun, lif bakımından yüksek, doymuş ve trans yağ asidi bakımından düşük olduğu için diyetin büyük kısmını oluşturmalıdır.

– Omega-3 açısından zengin gıdaları yüksek miktarda tüketmeye çalışın. Balık, omega-3 ‘ün ana kaynaklarından biridir ve düzenli balık tüketimi düşük depresyon riski ile ilişkilidir.

–  İşlenmiş gıdalar, fast food, hamur işleri ve tatlı alımınızı sınırlayın. Bu yiyecekler yüksek oranda trans yağ asitleri, doymuş yağ, rafine karbonhidratlar ve ilave şeker içerir, besin öğesi ve lif içeriği düşüktür.

– İdeal kilonuzu koruyun.

– Magnezyum seviyesi arttırıldığında depresyonda iyileşmeler görülmüştür. Magnezyum bakımından zengin besinler şunlardır; Ispanak, kabak çekirdeği, yeşil fasulye, soya fasulyesi, susam, ay çekirdeği.

– Düşük D vitamini düzeyi kronik yorgunluğa ve depresyona yol açabilir. Besinlerle (yağlı balıklar, yumurta vs.) ve güneş ışığı ile gereksinim karşılanamadığı takdirde takviye alınmalıdır.

– Selenyumdan zengin besinlerin tüketimini artırın. Selenyumdan zengin besinler et, süt ürünleri, kabuklu yemişler, deniz ürünleri, kurubaklagiller, kepekli tahıllar olarak sıralanabilir.

-Düzenli egzersiz yapmaya özen gösterin.

BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR