İnsanın tatlıya düşkünlüğü, insanlık tarihi kadar eskidir. Eski Mısır mezarlarında, bal üretimi resmedilmiş, MÖ 375 yılında ise, Araplar, şeker kamışının rafine edilmesinden bahsetmişlerdir. Bir enerji dengesizliği sorunu olan obezitenin tedavisinde ve sağlıklı beslenmede en önemli konu, enerji alımını artıran boş kalori kaynağı şeker ve şekerli yiyeceklerin tüketiminin kısıtlanmasıdır. Ayrıca, diyabetli kişilerde, tat algılama duyusunun azalması ve tatlı yiyeceklerin genelde sevilmesi, tatlı yeme isteğini artırmaktadır. Bu ihtiyaçtan dolayı, şeker yerine kullanılabilecek aynı tadı veren ancak, sağlık açısından sakıncası olmayan, düşük kalorili ve/veya kalori içermeyen bazı yapay tatlandırıcıların üretimi ve tüketimi 19.yüzyılın sonlarında gündeme gelmiştir.
Özellikle yapay tatlandırıcılar, piyasaya sürülüp kullanımları başladığından bu yana kimileri tarafından olumlu karşılanırken, kimileri tarafından da bu moleküllere temkinle yaklaşılmıştır. Üzerindeki tartışmalar süredursun, yapay tatlandırıcılar geçen yıllar boyunca çeşitlenmiş, kullanım oranları artmış ve yine fazlaca tartışılmalarına karşın üretimlerine her geçen yıl hız verilmiştir. Günümüzde birçok tatlandırıcı şeker yerine kullanılmaya başlamıştır. Tüketici beklentilerine yönelik olarak da ürün çeşitlendirilmektedir.
Yapay Tatlandırıcılar
Enerji İçeren Yapay Tatlandırıcılar
Enerji içeren yapay tatlandırıcılar fruktoz, yüksek fruktozlu mısır şurubu, sorbitol, mannitol, ksilitol ve tagatoz’dur.
Enerji İçermeyen Yapay Tatlandırıcılar
Altı yüksek yoğunluklu tatlandırıcı ABD’de gıda katkı maddeleri olarak FDA tarafından onaylanmıştır. Bunlar; sakarin, aspartam, asesülfam potasyum(Ace-K), sukraloz, neotame ve advantame’dır. Enerji içermeyen tatlandırıcılar, ABD’de 1903 yılında sakarinin piyasaya sürülmesinden bu yana kullanılmaktadır. Enerjisiz tatlandırıcılar, şeker tüketimini ve şekerden gelen enerjiyi azaltmada yardımcı olmaktadır.
Doğal Tatlandırıcılar
Şeker kullanmamak, sağlıklı ve doğal beslenmek için yapay tatlandırıcılar yerine doğal alternatifler bulunmaktadır. Akağaç şurubu, bal, hindistan cevizi palmiyesi, monk meyvesi özütü, hurma şekeri, esmer veya kamış şekeri, stevia bunlardan bazılarıdır. Stevia ticari açıdan tablet olarak kullanıma uygun hale getirilmiştir.
Sonuç olarak; şekersiz veya şekeri azaltılmış yiyecek ve içecekler tüm dünyada yoğun ilgi görmekte ve kullanılmaktadır. Tatlandırıcıların güvenilirliğini göstermek için birçok çalışma yapılmıştır. Bununla birlikte az sayıda olsa da yan etkileri olabileceğini gösteren çalışmalar da vardır. Bilim adamlarının yaptıkları çeşitli deneylerde yapay tatlandırıcıların glikoz intoleransını tetiklediği, mide-bağırsak yolunda emilmediğini ama bağırsak mikrobiyotasından trilyonlarca bakteriyle tehlikeli bir karşılaşmaya yol açtığı, hatta işlevlerini değiştirdiği, işlevi değişen bağırsak bakterilerinin de içinde bulundukları metabolizma üzerinde zararlı etkileri olduğu bulunmuştur. Günümüze kadar çok az sayıdaki katkı maddesinin mikrobiyota üzerine etkileri araştırılmıştır. Çalışılanların da büyük çoğunluğunu tatlandırıcılar oluşturmaktadır. Sentetik tatlandırıcılar mikrobiyotayı etkilemekte ve mikrobiyotada oluşan değişiklik glikoz intoleransına ve muhtemel kilo artışına yol açmaktadır. Kalori değeri olmayan sentetik tatlandırıcıların yol açtığı bu sonuçlar aslında beklenenin tersi yöndedir. Bununla beraber kilo vermek amacıyla sentetik tatlandırıcı kullanmanın faydasız olduğunu gösteren birçok çalışmanın da bir anlamda izahı yapılmış olmaktadır. Tatlandırıcılardan şeker alkolleri ise sentetik tatlandırıcıların aksine büyük oranda mikrobiyotayı olumlu yöne etkilemekte ve bir prebiyotik gibi davranmaktadır. Bunun yanı sıra fazla kullanılması bağırsaklarda gaz oluşumunu artıracak ve özellikle spastik kolon gibi hastalığı olanlarda rahatsızlık oluşturabilecektir. Tatlandırıcılar tatlı olup kalori içermemeleri, diş çürümesine katkıda bulunmamaları, diyabet hastaları, obezite sorunu olanlar, sakaroz kullanımlarını azaltmak isteyen kişiler için kabul edilebilir alternatiflerdir. Yapay tatlandırıcılar ve onların metabolik yan ürünleri ve bileşenlerinin normal seviyelerde kullanıldığında insanlara zararı olmadığı kabul edilir fakat günümüzde bunları kullanan birçok kişinin normal seviyeleri koruyup korumadığı birer soru işaretidir.
Kaynaklar:
Kızılaslan, N. Tatlandırıcılar ve Metabolizma Hastalıklarıyla İlişkisi. Türk Tarım – Gıda Bilim ve Teknoloji Dergisi, 5(2): 191-198, 2017.
Gültekin, F. ve ark. Tatlandırıcılar, Glikoz İntoleransı ve Mikrobiyota. J Biotechnol and Strategic Health Res,1(Special issue):34-38, 2017.